Titanik - Bir yapı harikası ve tarihinin en büyük gemisi.Geminin sahipleri ve geminin inşasında yer alan gerek mühendisler gerek işçiler şu sözleri kullanıyordu: ''Bu gemiyi Tanrı bile batıramaz''.Bununla birlikte gemi suya indirilmiş ve ilk yolculuğuna uğurlanmıştı fakat geri dönmedi.Ve tarihte yerini sonsuza dek alacak tarihin en büyük deniz felaketlerinden biri gerçekleşmişti.Bu hikayede sizlerle ''Titanik'' gemisinin hikayesini iki bölümde inceleyeceğiz.
Birinci bölümde geminin kazaya kadar olan kısmı, ikinci bölümde ise bu dev geminin günümüzde okyanusun derinliklerinde olan kalıntıları.
Titanik'in yapım sürecinden başlayarak ve daha sonra büyük bir trajediyle sonlanan kader gününe fotoğraflarla beraber bu dev gemiye bir göz atalım.
Her büyük trajedide olduğu gibi Titanik felaketi de bir gün içinde yapılan bir dizi hatalar sonucu meydana geldi.Belki de eğer bu hataların her biri farklı zaman dilimlerinde meydana gelseydi böyle bir felaket doğurmayacaktı.Ama bu hataların aynı gün içerisinde aynı anda meydana gelmesi korkunç sonu doğurdu.
Titanik'in yapımına 31 Mart 1909 tarihinde Kuzey İrlanda'nın Belfast şehrinde bulunan bir ağır sanayi şirketi olan «Harland and Wolff» tarafından başlandı.31 Mayıs 1911 tarihinde suya indirilen Titanik'in, 2 Nisan 1912 tarihinde ilk deneme yüzüşü yapıldı.
Ve ilk fotoğraf Titanik'in yapımına başlanıyor.
Bu fotoğrafta ise Titanik'in yanında ikiz kardeşi ''Olympic'' gemisi.
Burada ise Titanik'in dev buhar motorları.
Titanik'in gövdesi tümüyle tamamlanmış durumda.
Titanik'in suya indirilişi.
Titanik yavaşça suya indiriliyor.
Suya indirildikten sonra gemi kazanları ekleniyor.
Ve Titanik hazır.Titanik'in Belfast şehrinde resmi olarak suya indirilişinin sabahı.
Titanik resmi olarak suya indirildi ve ardından İngiltereye nakledildi.Fotoğrafta Titanik felaket yolculuğu öncesinde Southampton şehrinin kıyısında.
Ve bu da Titanik'in İrlanda sahilinden çekilen SON fotoğrafı.
Gemi seyahatinin ilk günleri sakin okyanusta problemsiz olarak geçti.14 Nisan gecesi denizde sakinlik hakimdi fakat gemi istikametine devam ederken yer yer buz dağları görülebiliyordu.Ama bu buz dağları Kaptan Smith'i fazla endişelendirmiyordu.Saatler 11.40'ı gösterdiğinde ise gözcü kulesinden bir çığlık yükseldi ''önümüzde bir buz dağı var!''.Daha sonrasında gemide yaşananlar herkesin malumu.''Batmaz'' denilen Titanik doğaya yenik düşmüş ve okyanusun derinliklerine gömülmüştü.Ve bu felakette 1500 den fazla yolcu hayatını kaybetmişti.
Bu kazanın sonuclarını araştıran komisyonun tespitlerine göre, gövdeyi kaplayan çelik düşük kaliteli ve içine kükürt karıştırılmıştı.Bu da soğuk hava şartlarında onu dayanıksız hale getirmişti.Eğer gövde yapımında kaliteli ve az kükürt içeren çelik kullanılsaydı, çarpmadan dolayı oluşan hasar daha az olabilirdi.Metal paneller sadece içeri doğru göçer ve hasar çok ciddi sonuçlara yol açmazdı.O zaman Titanik bu çarpışmadan kurtulur veya daha uzun bir süre daha su üstünde kalabilirdi.O zamanlarda ise gövdeyi kaplayan çelik en iyi olarak kabul ediliyor, başka bir çeşidi ise yoktu denilebilir.Bu tabiki hatalardan çıkartılabilecek en son sonuç olabilir.Daha önemli olan çarpışma öncesinde sıra gelen ve Titanik'in buz dağına çarpmasına neden olan hatalar.
Dilerseniz bu hatalara bir göz atalım.Bu hatalardan herhangi birinin yapılmamış olması belki de Titanik'i kurtarabilirdi.
Gemideki gözcü kulesindeki gözcülerde dürbün olmaması.Bunun sebebi gemideki dürbünlerin bir dolapta kilitli olması.Ve bu dolabı açan anahtar Titanik'i ve 1522 yolcuyu kurtarmak için belki de yeterli olabilirdi.Bu bölümde görevli olan David Blair kazadan birkaç gün önce görev değişimi sırasında anahtarı yerine gelen görevliye vermeyerek bu ölümcül hatayı yaptı.Bu sebepten dolayı gözcüler sadece gözlerine güvenmek zorunda kaldı ve buz dağını fark ettiklerinde artık herşey için çok geçti.Bu felaketten sağ kurtulan bir gemi personeli daha sonra verdiği demeçte eğer gözcülerde dürbün olsaydı o buz parçasını rahatça fark edebilirler ve Titanik zamanında seyrini değiştirebilirdi.
Buz dağı uyarılarına rağmen Titanik'in Kaptan'ı batmayacağına emin olduğu Titanik'in hızını düşürmemiş ve seyrini değiştirmemişti.Titanik'in yüksek hızı da buz dağı çarpışmasının etkisini maksimum seviyeye çıkarmıştı.Eğer kaptan buz dağı bölgesine girildiğinde geminin hızının düşürülmesini emretseydi haliyle Titanik'in buz dağıyla düşük hızda çarpışması gövdesinin delinmesine neden olmayacaktı.Ve yine çarpışmadan sonra kaptanın filikalara alınan yolcuları kontrol etmemesi gereğinden çok daha az yolcunun kurtarılmasına sebep oldu.
Fotoğrafta Titanik'in batmasına neden olan buz dağı.
Bir diğer neden de gemide kırmızı işaret fişeklerinin olmaması.Titanik'in gücüne ve sağlamlığına olan inanç o kadar yüksekti ki bu tür fişeklerin gemiye konulması kimsenin aklına dahi gelmemişti.Eğer gemi kazalarında kullanılan kırmızı işaret fişekleri olsaydı herşey çok daha farklı olabilirdi.Yardımcı kaptan kendi dürbününden beş altı mil uzaklıkta bir gemi görmüştü ve gemiyle sinyal lambası aracılığı ile bağlantı kurmaya çalıştı ancak cevap alamadı.Kaptan geminin kendilerini görmemesinin imkansız olduğunu ve işaret fişeklerinin ateşlenmesini istedi.İşaret fişeklerinin bulunduğu kutu açıldığında ise kutuda yalnızca tipik beyaz fişeklerin olduğu kırmızı kaza işaret fişeğinin bulunmadığı fark edildi.Kaptan bu durumu öğrenince ''beyaz fişeklerin ateşleyin belki bir sorunumuz olduğunu anlarlar'' dedi.Ama herkes bunun Titanik'te yapılan bir kutlama için atılan havai fişekler olduğunu düşündü.
Yine 14 Nisan günü ''Californian'' gemisinin istikameti de o bölgeden geçiyordu ve saat 23 sularında bu geminin radyo operatörü Evans ''Titanik'' gemisiyle bağlantı kurup bu bölgedeki buz dağlarının durumuyla ilgili uyarmak istemişti.Çünkü ''Californian'' gemisi bu bölgeden geçerken çok sayıda sürtünme meydana gelmiş ve bu sebepten dolayı gemi gövdesinde çizikler oluşmuştu.Ama bu uyarıları da Titanik'in radyo operatörü ''gidin başımda!Cape Race(Kanada) ile iletişim halindeyim, meşgulum '' diyerek dinlemedi.Ve Evans başlarından gitti.Californian gemisinde ikinci bir radyo operatörü yoktu ve Evans da yorucu geçen günün ardından saat 23.30 da resmi olarak Kaptan'a bildirerek radyo odasını kapattı.Titanik felaketi sonunda bütün suç ''Californian'' gemisinin kaptanı Stanley Lord'a yıkıldı ve Lord yaşamı boyunca suçlu olmadığını savundu ve ispat etmeye çalıştı.Stanley Lord'un suçsuz olduğu ancak öldükten sonra anlaşıldı.
Harita üzerinde Titanik'in battığı yer.
Şimdi de ikinci bölüme geçelim.Şimdi Titanik'in okyanusun dibinde günümüzde ne halde olduğunu göreceğiz.
1985 yılında Okyanus Bilimcisi Doktor Robert Ballard önderliğindeki Amerika'lı dalgıç takımı Titanik'i yüksek basınç sebebiyle üç parçaya ayrılmış halde buldu.Titanik'in enkazı 1600 metrelik bir alana dağılmıştı.Ballard geminin ağırlığıyla okyanuzun dibine gömülen burun kısmını buldu.Ona 800 metre mesafede ise Titanik'in ''kıç'' kısmı bulunuyordu.Yakınlarında ise geminin orta kısmından kalan kalıntılar.Enkazda yine o zamanın kültüründen kalma birçok farklı eşya bulunuyordu : bakır mutfak takımları, şarap şişeleri, ''White Star Line'' logolu kahve fincanları, tuvalet aksesuarları, kapı kolları, şamdanlar, mutfak ocakları ve çocukların oynadığı seramik kuklalar.Ama Ballard'ın kamerasına yansıyan en etkileyici şey ise geminin kenarında asılı kalan bir mataforaydı.(can kurtarma filikalarının asıldığı, filikaları indirip kaldırmaya yarayan vinç sistemleri)
Son 19 yılda Titanik kalıntıları büyük ölçüde tahrip olmuş ve buna sebep olan deniz suyu değil, zaman zaman kalıntılardan birşeyler çalmak isteyenler.Bunun dışında zaman ve bakterilerde Titanik'i tahrip eden diğer etmenler.
Titanik'in dev çapası
Titanik'in pistonlu motorlarından bir tanesi
Titanik gemisinden bir fincan
İşte Titanik'in buz dağıyla çarpışmasından sonra oluşan delik.
Çarpışmadan sonra suyu dışarı pompalamanın bir anlamı yoktu, bu sadece suyu okyanustan okyanusa pompalamak anlamına geliyordu.Ve Titanik okyanusun dibine gömüldü.Titanik'i gün yüzüne çıkarıp müze yapılmak istenildiği de konuşuluyor.Ama Titanik'in enkazından parça parça hatıraları çalmaya devam edenler de hala var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder